OYUN İÇİNDE OYUN

OYUN İÇİNDE OYUN

Binlerce yıllık bir devlet geleneğine sahibiz... Binlerce yıllık bir devlet aklına sahibiz... Hala stratejik akılla düşünen ve geleceğimizi planlayan kadrolardan yoksunuz. Bu nedenle de her isteyenin istediği tarafa çektiği bir ülke görünümündeyiz... Sürekli hatalar yapıyoruz, sürekli kandırılıyoruz, sürekli birbirimizi yiyoruz.

1938 yılından sonra yalpalamaya başlayan devletimiz, 1945'ten sonra, adım adım büyük bir devletin uydusu haline geliyor. 1960-70-80'li yıllarda kendi ellerimizle gençlerimizi, geleceğimizi “bizim” devletimize kırdırıyorlar. İçimizde, bizim “zeki” çocuklarımızı kullanarak kendilerine kullanışlı aptallar ordusu kuruyorlar. Bu ordu kurulurken, tüm siyasetçilerimiz ve üst düzey “kurmay” kadromuz, içimizdeki ihanetin yoluna iyi niyet taşları döşüyorlar. Ordumuz; kendi gettosunda bu ihanet yapılanmasından kendini koruyacağını sanarak, ölümcül darbeyi yiyeceği zamanı bekliyor. Ve nihayet Atatürk'ün “Gençliğe Sesleniş”inde öngördüğü ihanetler bir bir gerçekleşiyor...

Aziz vatanın bütün kaleleri bir bir zaptediliyor. Bütün fabrikaları, Limanları, Tersaneleri, her karış varlığı üç kuruşa yabancıya peşkeş çekiliyor rüşvet karşılığı. Orduları tarumar ediliyor. Memleket, kendi hain evlatları tarafından bil fiil işgal ediliyor... Memleketi yönetenler; gaflet, delalet ve hatta hıyanet ediyorlar vatanlarına... Bütün bunlardan daha kötüsü de gerçekleşiyor... İktidar sahipleri, şahsi menfaatleriyle şimdilerde “üst akıl” dedikleri yabancı ülkelerin çıkarlarını tevhid edip yani birleştirip, kendi memleketlerine ihanet ediyorlar... Memleket/Millet, harap ve bitap bir şekilde yeni bir “sarı saçlı, mavi gözlü” dev bekliyor.

VE CUMHURİYET... VE HALK...

Emperyal akıl çok önceden beri adım adım işlediği planı geçerli kılabilmek için bir “Sarraf” titizliğiyle çalışmaya başlıyor. 10 yıl emperyal aklın saldırılarıyla mücadele etmeye çalışan devlet aklı son beş yılda emperyaller tarafından üzeri yavaş, yavaş çizilen kifayetsiz muhterisi yola getirmeye çalışıyorlar. Dindar ve kindar muhteris, kendine bir çıkış yolu ararken devletin kalan yarım aklına “Allah'ın ipi” zannedip can havliyle sarılıyor.

Devlet aklı, içine düştüğü durumdan çıkış için kıvranırken, Atatürk'ü ve onun devrimlerini tamamlama şiarını kendisine ilke olarak alması gerekirken; yine, gerici sağ zihniyeti öne çıkarmaya çalışıyor. İkinci Çiller vakasına adım adım hazırlık yapıyor. Büyük bir dava ile başı dertte olan kifayetsiz muhterisin moralini ve vücut kimyasını iyice bozmak için kendi kabuğunda debelenen muhalefete -çok da önemli olmayan, herkesin bildiği- Man adası belgelerini ve Mit raporunu servis ediyor. Muhalefetin bu belgeleri Sarraf dosyasının açıldığı gün servis etmesi için zamanlamayı da ayarlıyor ve kifayetsiz muhterisin başında iki bomba aynı anda patlatılıyor.

Köşeye sıkıştırılan kedi ancak en yakınındakine zarar verebilir. Beklenen oluyor ve muhalefetin bu zamansız hamlesinin karşılığında uzaktakine bir şey yapamayacak olan muhteris tüm gücüyle muhalefetin en zayıf yerine, midesine okkalı bir yumruk atıyor.

İTİ İTE KIRDIRMAK!

Yalnızca bizim değil, dünyadaki bütün devletlerin sorun çözmede kullandığı en iyi yöntemdir iti ite kırdırmak. Sol'u A,B,C diye böler birbirleriyle; Sol'un karşısına sağ, dincinin karşısına; ılımlısı, radikali çıkarıp hem karşıtlarına hem de birbirlerine kırdırırsın. Bu arada sen keyfine bakar, dökülenleri toplarsın. Arada silah sanayiin kazanır, rüşvetçi memurun kazanır, nüfus planlaması yaparsın, işsizlik azalır ve korkak koyunları kolaylıkla yönetirsin.

VARILMAK İSTENEN...

Devlet aklının yapmak istediği de bu! İktidar ve muhalefet kapışmasından kendi istediği yeni gücün aradan sıyrılması, bu sırada da emperyal gücün elimine edilmesi. Açıkça yazmak gerekirse: Ak Parti ve CHP birbirini yiyecek -eğer seçim olursa- MHP yedeğindeki Ak Parti Güneydoğu'da Kürt oylarının büyük çoğunluğunu kaybedecek hatta; MHP, CHP ve Ak Parti baraja takılacak(2002 seçimleri gibi..) aradan sıyrılan başka bir parti tek başına iktidar olacak! Kürtler mi?.. Onlar kolay. Tarihe bakılırsa bölge ülkelerinin bu tip krizler sonunda kimi dövdüğü görülür. Ne demişler: “Tarih tekerrüden ibarettir.” Emperyalizm mi?.. Yüz yıl sonra bir daha dener.

Bütün bu öngörüler tutar mı?..

CHP yönetimi sağlam stratejiler geliştirmez ve midesindeki “haram” lokmaları kusmazsa, yiyeceği yumruklarla kustururlar ve bedeli de ağır olur.

Bu planları bozmanın yolu da kongrelerde çarşaf listeleri zorunlu hale getirmekle, kendisine dayatılan anahtar listeleri delegenin elinin tersiyle itmesiyle oluşacak yeni, temiz, dürüst; haramzadelere -Pir sultan'ın Hızır paşaya verdiği: “senin haram lokmanı benim kapımdaki köpeklerim bile yemez!” yanıtı verecek, bunu partinin ilkesi ilan edecek- kadrolardan geçer.

11 ARALIK 2017 İSTANBUL              Nihat MÜRŞİTPINAR


Yorumlar - Yorum Yaz