YEREL SEÇİMLER VE CHP'NİN İNTİHARI
2010 yılında merkez sol siyasete yapılan kaset operasyonunda, 1980'lerin SSCB politbürosu gibi toplumun ilerlemesini engelleyen CHP oligarkları tasfiye edildi. Onları tasfiye eden güç, Kürt ve Alevi kökenli bir eski bürokrat olan Kemal Kılıçdaroğlu'nun partinin başına geçeceğini de öngörmüştü. Böylece: sünni müslüman Recep Tayyip Erdoğan ve AKP'sine karşı, Alevi-Laik Kemal Kılıçdaroğlu ve CHP'si...
Türkiye'nin başına çöreklenmiş her siyasi görüşten oligarkların etkinliği ancak böyle kırılabilirdi. Ve operasyonun ikinci ayağı planlandığı gibi yürüdü. Birinci ayak: kolayca tahmin edeceğiniz gibi, dinsel alandaki oligarkların tasfiye edilmesi ve din tabusunun yıkılmasıydı, yani AKP'nin kurulması ve iktidarı...
Önüme bir çığı geldi
Bir ucu var şar içinde
Aktarlar dükkanın açmış
Ne istersen var içinde
İkinci ayak başarıldıktan sonra, Kürt sorununda ilerleme sağlanması için zorlanan AKP harekete geçti. 2010 yılında büyük gürültülere neden olan adımlar, 2012-2013 yıllarında kolaylıkla atıldı. Kürt haklarında atılan adımlarla eş zamanlı olarak dinsel alanda da tabu olan adımlar fazla tepki çekmeden yürürlüğe kondu. Kürt hareketinde önemli bir ağırlığa sahip Laik yapıdaki Kürt liderleri bu süreçte tamamen AKP'nin arkasında durdular. Bu durumu kolaylaştırmak için, Kürt hareketindeki Alevilere de büyük bir operasyon yapıldı ve üç Alevi Kürt kadını Paris'te tüm istihbarat ajanlarının göz yumması veya ortak kararıyla katledildi. Başka bir konjüktürde böyle bir saldırıya çok sert karşılık verecek olan PKK derin bir sessizliğe gömüldü. Oysa; failler ayan beyandı?..
Gir dükkana pazar eyle
Her şirindir hezar eyle
Aya güne nazar eyle
Ay Muhammed nur içinde
Türkiye'de ilk kez bir Alevi hem de Kürt Alevi birisi Türkiye'nin en eski partisi olan CHP'de genel başkan seçilmişti... Anadolu yerlilerinin önünde yine altın bir fırsat vardı. 2011 genel seçimlerinde Kılıçdaroğlu'ndan beklenen: CHP'nin tüm oligarklarını tasfiye etmekti. Böyle yaptığında, parti gerçekten sol bir nitelik kazanacak ve eski-köhnemiş yapı tarihin derinliklerinde yok olacaktı. Fakat; bürokratik bir gelenekten gelen Kılıçdaroğlu, bu devrime cesaret edemedi. Konjüktürden kaynaklanan gücünü algılayamadı. 1919 ve sonrasında Mustafa Kemal'in farkına vardığı ve kullandığı gücü elinin tersiyle itti. Milletvekili listelerini halkla birlikte yapmak yerine; partinin (aslında tabansız...) oligarkları arasında pay etti.
Ay Ali´dir gün Muhammed
Okunan seksen bin ayet
Balıklar deryaya da hasret
Çarka döner göl içinde
Bu yaptığı stratejik/trajik hata; 1240 yıllarında "Babailer"in, 1320'de Otman Gazi ve Şeyh Adab'lı Ali'nin, 1420'de Şeyh Bedreddin'in, 3 Mart 1924'te Mustafa Kemal'in yaptığı hatanın aynısıydı...
Bugüne kadar 16 defa kurulduğu söylenen devletleri kurup; 16 defa da yıkacak olanlara devreden bu "akıl"ın artık akıllanması gerekiyordu.
Ne ki, bu aklı kullanması gereken akıl; eline geçen ikinci altın fırsatı da değerlendiremiyor. Etrafını saran, ülkeyi şu anda içinde bulunulan yağma düzenine teslim eden "sağ" akıl nedeniyle; kurtuluşu yine sağ'a yanaşmakta görmekte ve partiyi sağ yapılanmalara altın bir tepsi içerisinde sunmaktadır.
Göl içinde çarka döner
Susuzluktan bağrı yanar
Alemler seyrana da iner
Seyir var seyir içinde
Kimi il ve ilçelerde yapılan ve sol siyasetin gereklerinden olan ön seçim yerine yaptırdıkları "eğilim yoklamasında" birinci sırada çıkan adayları bile, yalnızca Alevi kökenli oldukları için atamamakta, yerlerine sağ ve yiyici oligarşik düzeni devam ettirecek olanları atamaktadır.
Kendisine bu aklı veren sağ danışmanlarına göre; "... Sayın Kılıçdaroğlu Alevi kökenli olduğu için partiye zaten bir tepki var, il ve ilçelerde Alevi adaylara yer verilirse CHP seçimleri kaybeder?.." miş?!.
Efendiler: CHP'nin başında "sünni" bir genel başkan varken neden; "... Sayın Baykal sünni kökenli olduğu için partiye zaten bir tepki var! Alevi adaylara yer verilmezse CHP'nin oy deposu Alevileri küstürürüz, seçimleri kaybederiz.." demiyordunuz?..
Sayın Kılıçdaroğlu: aklı başında hiç bir CHP'linin veya CHP'ye oy veren yurttaşın sizden mezheplere veya dini görüşlere göre bir talepte bulunma hakkı yoktur. Olamaz!.
Sizden beklenen: üyelerinizle yaptığınız "eğilim yoklaması" sonuçlarına dolayısıyla, üyelerinizin eğilimine değer vermeniz, gereğini yapmanız. Hatta, her yerde üyenizin görüşüne saygı göstermeniz. Sol/Sosyaldemokrat bir partinin farkı budur!
Kuduretten verdi balı
Bahanesi oldu arı
Şimdi dinle Ahuzarı
Allah Allah, Allah Allah
Arı inler bal içinde
Eski MHP'li veya eski AKP'li bir adayla seçimlerin alınabileceğini düşünmek aymazlıktır.
Amaç yalnızca seçimleri almaksa; Ankara'da CHP'ye Melih Gökçek daha uygun düşmez mi? Yıllardır partinize oy vermiş birinden bir anda başka bir partiye oy vermesini bekler misiniz?
2009 yılında Ankara'da %31.5 oy alan CHP'nin oylarının üzerine, %26.9 oy alan MHP adayı Mansur Yavaş'ın oylarını da katınca: %56 ile(danışmanlarınıza göre %48..) seçimi alacaksınız öyle mi?.. Bu aklı veren danışmanların aklına şaşarım! CHP'nin bu atağı, tam tersine MHP oylarını da Melih Gökçek'e yönlendirecek emin olabilirsiniz.
Pir Sultan´ım ey gaziler
Yürekte yara sızılar
Talipte pirin arzular
Bülbül öter gül içinde
Konjüktür(son yolsuzluk operasyonu...) nedeniyle bir umudunuz varsa emin olun bu sefer de oylar MHP'ye akar ve Türkiye'nin her yerinde MHP kazanır.
Unutmayın! Ay, güneş değildir. Güneş doğduğunda ay görünmez!..
24 ARALIK 2013 İSTANBUL Nihat MÜRŞİTPINAR