UMUT OLMAK

25 KURUŞ VE UMUT OLMAK

          23 Haziran 2019 İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimi yalnız Türkiye’de değil, dünya tarihinde de bir dönüm noktası oldu. Bu söylediğim cümle iddialı gibi görünse de üzerinden zaman geçtikçe bunun önemi daha iyi anlaşılacak.

          Seçimlerden sonra şok geçiren Ak parti yöneticileri: “Seçmenin verdiği mesaj alındı. Gereği yapılacak!” dediler. Dediler lakin, bu sözü 31 Mart seçimlerinde de söylemişlerdi. O söylediklerini 6 Mayıs’ta seçimlerin tekrarlanması kararını YSK’ den çıkardıkları gün unuttular. Ol nedenle de 13.729 olan oy farkı, 806.415’e yükseldi. 23 haziran seçimlerinde yedikleri bu farktan sonra yeniden eski söylemlerine dönerek, nerede hata yaptıklarını araştıracaklarını yeniden söylediler.

          Ak parti taraftarlarının veya yöneticilerinin yapacakları bizi fazla ilgilendirmiyor. Bizi, yaşama soldan bakan yüksek öğrenimli, entelektüel, yaşama bilimsel diyalektik bakış açısıyla baktığını söyleyenler ilgilendiriyor. Sizce de; 23 Haziran sonucuna ilişkin gerçekçi bir analiz yapıp, özeleştiri vermesi gerekenler bizler değil miyiz?

          Aziz Nesin ustanın yaptığı “gerçek” tespiti dayanak noktası alıp, halktan umudumuzu kesmedik mi? Yıllardır yüzde otuz sol,  yüzde yetmiş sağ olarak sabitlenen toplumsal durumu değiştirmek için gerekenleri araştırmak yerine, onları “koyun” yerine koyup dalga geçmedik mi? Peki, 2019 yılında ne oldu da bu durum değişti? Sağcı, muhafazakar halkımız aniden bilinçlendi,  solcu mu oldu? Elbette ki hayır!

          1789 Fransa’sında fırınlarda “pasta yerine” yeterli ekmek üretilseydi devrim olur muydu?

           Birinci Dünya Savaşı çıkmasaydı 1917 Ekim devrimi gerçekleşebilir miydi?

           Osmanlı Devleti yıkılmasaydı Mustafa Kemal gibi bir devrimci ortaya çıkıp,1923 yılında Cumhuriyet ilan edebilir miydi?

           Elbette ki tüm bu nedenler tek başına belirleyici değildir. Tüm bu nedenlerin öncesinde ve sonrasında yüzlerce yıllık mücadele tarihi vardır. Ve tarih, o dönüm noktalarında olgunlaşmış meyveyi devrimcinin kucağına bırakmıştır. Devrimci, yapması gerekeni yapan kişidir zaten. Yoksa ona devrimci değil, muhafazakar denir.

          2019 yılına kadar yıkılmak için yeterli kötülüğü ülkemize yapmış olan iktidar neden daha önce yenilmedi?

           Ne oldu da İmamoğlu başarılı oldu?

           İki nedeni var bu başarının:

1-      25 kuruşluk market poşeti,

2-       UMUT! İmamoğlu halka “umut” verdi.

           Daha önceki seçimlerde de CHP umut vermedi mi diye sorabilir siniz! O seçimlerde CHP’nin söyleminde umut vardı ama, “inandırıcılık”  yoktu! Yani, seçmen CHP’ye güvenmiyordu. CHP her seçimden sonra “oylarımızı çaldılar” diyor. Fakat, kanıt gösteremiyordu. Kanıt gösteremeyince de seçmen gözünde “aciz” durumuna düşüyordu.

           Oysa İmamoğlu: ilk seçimde, kararlı, dürüst, samimi ve umutlu bir aday görüntüsü çizmekle kalmadı. Öyle olduğunu gösterdi. Seçim gecesi yarım saatte bir basın toplantısı yaparak, hakkını yedirmeyeceğini dosta düşmana gösterdi. Anıtkabir ziyareti ve futbol maçları taktikleriyle “ısrarcı” lığını perçinledi. “Mazbatayı ver!” sesleri yeri göğü inletti! Sonunda mazbatayı verdiler. Lakin, itiraz kılıcını başının üzerinde sallamaya başladılar. Ona karşı da Maltepe mitingini yaparak arkasındaki halk desteğini gösterdi. Hemen halktan yana, şeffaf icraatlarına başladı. Başkan olarak kaldığı 18 günde çok iyi bir strateji izledi. Mazbatası iptal edildiğinde de İmamoğlu’nun tanınırlığı zirveye çıktı. 23 Haziran 2019 tarihinde  %55 ‘e % 45 oy oranına ulaşıldı.  Bu oy oranını korumak değil daha da yukarı çıkarmak bizim çalışmamıza bağlı. Dürüst, şeffaf ve namuslu bir yönetim biçimiyle İstanbul halkını buluşturursak…

UMUT YAŞAM BULMALI, YAŞAMALI

          Kolay olan seçimleri kazanmaktı. Zor olan, beklentileri karşılamak… Yirmi beş yıl önce  İBB’ nin İSKİ Genel Müdürü olan kişinin yaptığı bir yanlış tüm bir partinin ve ona gönül verenlerin yenilgisiyle sonuçlanan bir seçime neden oldu. 1994 yerel seçimlerinde sosyal demokrat anlayış-yapılan bazı stratejik yanlışlarla- büyük bir yenilgiye uğradı. Bu yanlışın bedelini ödemek ise; devrimci, demokrat, ilerici insanlara düştü. Tam 25 yıl boyunca İBB’ nde çalışan insanlar büyük bir kıyıma uğratıldılar ve belediye kadrolarından adeta jiletle kazındılar.

          Her ne kadar belediye meclisinde azınlık durumunda olsak da 2019 yerel seçimlerinde  İmamoğlu’nun 806.000 oy farkıyla başkanlığı ikinci defa kazanması, karşı tarafta büyük bir moral çöküntüye, İmamoğlu taraftarlarında da aynı oranda özgüven patlamasına neden olmuştur. Lakin, bu moral üstünlüğü korumak ve devam ettirmek konusunda İmamoğlu’nun –seçimlerde çok başarılı bir yol  izleyen…- strateji ekibi, meclis aritmetiğini ve Cumhurbaşkanı faktörünü çok önemsedikleri, gereksiz (seçimler için geçerli fakat sonrasında anlamsız…) bir “herkesi kucaklamak”, “Liyakatlı yönetici” mottosunu aşırı önemseyerek -ki bu anlayışın alt metninde kendine “aşırı” güvensizlik var…- fahiş hatalar yapmaya başlamışlar, örgüt tepkisiyle karşılaştıklarında attıkları geri adım bu hataları onarmaya yetmemiş, yapılan bu yanlışlar İmamoğlu’nun “güven” endeksini aşağılara doğru çekmeye başlamıştır.

         İstanbul kentinin tüm kılcal damarlarına nüfuz etmiş, 25 yıllık bir yerel iktidara son vermek çok zor gibi görünse de; iki defa üst üste halktan alınan “net” yetkinin, “meşru” yetkinin moral üstünlüğü ve 25 yıllık yıpranmanın getirdiği isteksizlik CHP’den yana çok büyük avantajdır. Önemli olan bu avantajı, karşı tarafı sürekli savunmada bırakacak ataklarla adeta bir boksörün ardı ardına rakibini nefes alamaz duruma getirmesi gibi hırpalamak ve nakavt etmektir.

2020 HER ALANDA ERKEN SEÇİM KAPIDA

          İktidar: ekonomik  ve politik (iç-dış) çöküş durumu altındadır. Bu koşullarda  en geç 2020 yılında önce genel, sonra da yerel seçimlerin olması kaçınılmazdır. Türkiye her alanda kuşatılmıştır. Bu kuşatmayı yarmak da -1919 yılında olduğu gibi…- toplumun demokrat ve ilerici güçlerinin elindedir.

          Bunun için:

1-      Mahalli yapılar güçlendirilmeli, mahalle meclisleri kurulmalı. İBB ve bağlı kuruluşları bulundukları mahalle birimince denetlenmeli, yönetilmeli.

2-      İBB’de görevlendirilecek kişiler özenle seçilmeli. En yetkili yerlerde işinin uzmanı, yetkisini kullanmakta kararlı, ille de ilerici kafa yapısına sahip yöneticiler görevlendirilmeli. Unutmamalı! En çok iki yıl içerisinde ülkemizi bu kadrolarla yöneteceğiz! “İstanbul’u alan Türkiye’yi alır.”

3-      CHP’li olsun, olmasın. Tüm ilçelerdeki belediye meclislerinde en aktif meclis üyeleri CHP’liler olmalı. Asla, ama asla iş takibi yapmak, Ak Partili belediye yönetimine şirin görünmek gibi bir ucuzluk içine düşülmemeli. Böylesi zayıf karakterli meclis üyelerine  ciddi bir uyarı verilmeli.

4-      806.000 oy farkı, eğer ilçe seçimleri de tekrarlansaydı bir çok ilçede de CHP’li adayların kazanacağı böylece İBB’de de çoğunluğun CHP’ye geçeceği gerçeği CHP’li meclis üyeleri tarafından unutulmamalı; Ak partili üyelere de bu durum sık, sık anımsatılmalı. Psikolojik üstünlük, baskı ilgili kişilerin üzerinden eksik edilmemeli.

5-      İmamoğlu’nun strateji ekibi acilen takviye edilmeli. İmamoğlu dahil herkes “milli irade”nin kendilerine verdiği yetki ve gücün farkında olmaları yönünde telkin edilmeli.

6-      Özellikle stratejik yerlerdeki (Personel Daire Başkanlığı, Medya, Arşiv, İç güvenlik…) üst kadrolar ve alt kadrolar hemen bugünden değiştirilmeli. Ak Partili militanlar ve onların samimi oldukları kişiler derhal karantinaya alınmalı.

7-      Başkanlık sarayında İmamoğlu’na yaşatılan nahoş durumdan –umarım- ders alınmıştır. Bu olay dikkate alınarak; başkanın çevresinde çok güvenilir kişilerden görünmez bir güvenlik ekibi görevlendirilmeli. Birim ziyaretlerinde İmamoğlu’na ve gıdasına aşırı dikkat edilmeli. (Lütfen bu konuyu ciddiye alın!)

8-      Deprem konusunda sivil savunma birlikleri kurulmalı. İstanbul’un depremden en az etkilenecek bölgelerinden seçilip eğitilecek kişilerle, olası depremde en çok zarar görebilecek ilçelerde özel tatbikatlar yapılmalı. Bu kişilerin görev yapacakları alanları sokak, sokak tanımaları sağlanmalı. Bu konu da çok öneml

9-      Türkiye’yi aldık! Bunun farkına varalım ve gereğini yapalım.

          
05.10.2019 istanbul 
 Nihat MÜRŞİTPINAR

                                                 

 

         

          


Yorumlar - Yorum Yaz