ÇARE-KURTULUŞ
İnsan, insan olduktan sonra kendine gelememiş bir türlü. İnsan, insan olmazdan önce güdüleriyle hareket ediyormuş. Güdüsü nereye güderse oraya gidermiş. Derken, insan olmaya karar vermiş…
İnsanlığın gereği olarak; toplumsal bir varlık olma yoluna girmiş. İnanmak istemiş bir şeylere, kendini üstün görmüş diğer varlıklardan. “çünkü ben; düşünüyorum” demiş…
Nasıl oluştuğunu merak etmiş. Kendince açıklamalar üretmiş… Sonra inanmış buna ve kendi inandığına inanmayanı katletmiş inancı gereği… Bırakıp bu dünyayı, düşmüş bir başka dünyanın peşine…
Ne güzel dünyaymış öbürü, yaşayacakmış orada sonsuza kadar mutlu ve mesut… Hak etmek için öbür dünyayı, çile çekmesi gerekirmiş bu dünyada… Oysa kendi çekmesi gereken çileyi çektirmiş başkalarına. Kan içmiş, kan içirmiş. Ölmüş, öldürmüş… Yakmış, yıkmış… Hak etmek için öbür dünyada cenneti, çevirmiş bu dünyayı cehenneme!
İnanmış birine, inanmayanları öldürmüş. İnanmış sonrakine, öncekine inananları öldürmüş… Sonradan gelen, öncekileri inançsız ilan edip öldürmüş. Geç gelen er gelenden üstün olduğunu söylemiş.
Önce: Krallar varmış. Sonra Krallar Tanrı olmuş, Tanrılar Kral. Bakmışlar olmuyor. Ayırmışlar Kral ve Tanrıyı, yine de bulamamışlar huzuru. O demiş, huzur bende, öbürü demiş bende, beriki demiş hayır bende. Şer olmuş hepsi hayır yerine, şerh koymuş yazan yazılana.
Başlamışlar aramaya kurtuluşu. Varmışlar Kaf dağına. Dolaşmışlar bir, bir… Feodal - izm, Kapital - izm, Sosyal - izm, Komün - izm… Bulamamışlar Kurtuluş “izm” in yolunu…
Oysa ki; insan, insan olmadıktan sonra hiçbir “izm” in faydası olmaz. Hiçbir “izm” çare sunmaz, hiçbir “izm” kurtuluş olamaz!
Önce saygılı olacaksın: hayvana, doğaya, çevreye, insana, canlı-cansız cümle Mahlukat’a.
Sonra: kurtulacak ve kurtarılacak bir şey olmadığını göreceksin!
Yaşarsan, yaşatırsan bu dünyada insan gibi; gerisi kendiliğinden gelecek.
Dert sensin, derman sen.
Eren sensin, erdiren sen.
08.03.2021 İSTANBUL Nihat MÜRŞİTPINAR